Cinsel ilişki ve kardiyovasküler sistem
Orgazmla sonuçlanan her cinsel ilişki, kalp damar sisteminde olabildiğince önemli fizyolojik değişikliklere sebep olur. yapılan araştırmalarda; sağlıklı insanların orgazmı sırasında, kalp hızında ortalama dakikada 100 atımlık bir artış olduğu, yani kalp hızının 180/dakikanın üstüne çıkabildiği ve kan basıncında da sistolik 100 mmhg' yı, diastolik 50 mmhg' yı aşabilen artışlar olabildiği yani kan basıncının orgazm sırasında 230/130 mmhg' ya dek yükselebildiği bildirilmiştir. solunum sayısı da 60/dakikaya kadar çıkabilmektedir. tamamen sağlıklı olduğu bilinen erkek ve bayanların orgazmı sırasında elektrokardiyografik farklılıklar de olmaktadır.
orgazmın kalp damar sistemine yaptığı fizyolojik tesirler sağlıklı insanlarda gelişi güzel bir negatif etkiye neden olmazken, hipertansiyon veya koroner kalp hastalığı gibi sağlık sorunları olan ve yeterli etkinlikte tedavisi yapılamayan insanlarda son derece tehlikeli olabilmektedir. bir araştırmaya göre tüm ani ölümlerin yaklaşık %0. 6' sı cinsel ilişkiyle bağlantılıdır. bunlarında yarısından fazlasında bilinen bir kalp hastalığı öyküsü olduğu bildirilmektedir. yapılan araştırmaların neticelerine göre cinsel ilişki sırasında veya derhal sonrasında bilhassa ventriküler fibrilasyon veya subaraknoid kanama gibi nedenlere bağlı olarak ani ölümler görülebilmektedir. bu olaylar, gizli ilişkilerde, bilhassa genç kadın ve yaşlı erkekler arasındaki kaçamaklarda nispeten daha sıktır. işin enteresan yanı kadınlarda cinsel ilişkiye bağlı ani kardiyovasküler ölüm olayının bildirilmemiş olmasıdır.
ister kadın olsun, ister erkek olsun, hastaların lazım sağlık kontrolleri yapıldıktan sonra cinsel ilişki sırasında oluşabilecek streslerden korunma gerekiyorsa, cinsel ilişkiden yaklaşık 2 saat önce hastanın kullandığı diğer ilaçlarla negatif yönde etkileşmeyeceği düşünülüyor ve gelişi güzel bir kontrendikasyonu yoksa tek doz labetolol uygulamasının faydalı olduğu bildirilmiştir. angina profilaksisi için betabloker alan hastalarda coitus yani ilişki sırasında kalp hızı ve kan baskısı değişimi kontrol altına alınmış olduğu için ilave olarak labetolol gibi bir ajanın verilmesine gerek yoktur. böyle bir taktirde cinsel performans ve zevk azalması gibi istenmeyen durumlar, diğer aşırı ilaç tesiri sorunlarına eklenebilir. yine stabil anginası olan hastalarda ilişkiden 10 dakika önce bir doz dilaltı nitrat uygulamasının yararlı olabileceği de bildirilmiştir.
burada unutulmaması gereken en önemli husus sildenafil (viagra) gibi erektil disfonksiyon (yani sertleşme sorunu) ilacı alan hastaların mutlaka nitratları kullanmamasıdır. çünkü nitrat kullanan bir hasta sildenafil aldığında tedaviye zaman zaman hiç cevap vermeyen ve ölüme yol açabilen hipotansiyon-şok tabloları gelişebilmektedir.
kalp damar hastalıklarında, bilhassa de koroner arter hastalığında ilk belirtiler arasında nerededeyse %50' ye varan miktarlarda erektil disfonksiyon (iktidarsızlık) olduğu göz önüne alınırsa, tüm erektil disfonksiyonlu hastaların ayrıntılı bir kalp damar hastalıkları kontrolünden geçmesi faydalıdır. bu yolla hastaların cinsel ilişkiyi problemsiz olarak tamamlayıp tamamlayamayacakları anlaşılacak ve etkin koroner iskemisi olanların tanı ve tedavisi olası olacaktır.
sildenafil' in gibi bir ilacı (başta nitratlar olmak üzere komplikasyonlara neden olacak ilaçlarla bir arada kullanmamak kaydıyla) infarktüs geçirmiş hastalarda, tedavi altındayken efor testinde etkin iskemilerinin olmadığının ve yeterli efor kapasitelerinin bulunduğunun dökümante edilmesini takiben kullanılabileceği bildirilmiştir.
erektil disfonksiyonun kardiyovasküler nedenleri arasında ateroskleroz ve koroner kalp hastalığı dışında, hipertansiyon da son derece mühimdir.
hipertansiyonda erektil dokunun gereği gibi kanlanabilmesi iki esas mekanizmayla bozulabilir:
fonksiyonel olarak
damar yatağında zaman geçtikçe meydana gelen morfolojik değişikliklere bağlı olarak
antihipertansif tedavinin yan tesiri olarak ta erektil disfonksiyon oluşabilir. dolayısıyla cinsel yaşamla ilgili yan tesirleri olan antihipertansiflerin öğrenmiş olunması ve hastaya ideal olan ilaçların tedavide seçimi yararlı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder