?

Insaci yaklasim

İnşacı yaklaşım

İnşacı yaklaşım ya da inşacılık (constructionism), bireylerin kendilerinden önce mevcut bir dünyaya uymaktan ziyade, bu dünyanın oluşumuna devamlı ve etkin bir şekilde katkıda bulunduklarını savunan bir yaklaşımdır.



bu yaklaşımın esas sayıltısı şudur: ister sokaktaki insanın isterse laboratuvardaki uzmanın olsun, teorilerimiz şeylerin veya 'doğa'nın bir yansıması değil, bu şeyler veya doğa hakkındaki bir kurgumuzun ürünüdür. bazıları bu inşa sürecinin dil, öznelerarasılık (entersübjektivite) veya müzakereyle değişim (exchange) tarafından yönlendirildiğini, diğer bazıları ise şeylerle veya doğayla olan sosyal ilişkiler tarafından yönlendirildiğini savunmaktadırlar.



" inşacılık nedir ?" sorusuna, alışılagelmiş tarzda bir tanım vermeyi doğru bulmayan potter'a (1996) göre, inşacılık, nötr ve nesnel olarak tanımlanabilecek ve betimlenebilecek basit bir şey gibi ele alınamaz ve gerçekçi (realist) bir tanımı verilemez; inşacılık bu tür tanımları mutlaka reddeder. 'inşacı' bir 'inşacılık' tanımı, inşacı-lığı betimlenebilir bir şey olarak görmez.



ancak shotter ve gergen'in (1994) inşacılığın " kişisel kimliklerin sosyal inşası; anlamı sosyal olarak üretmede iktidarın rolü; bilimleri kurmada retorik ve anlatı; günlük aktivitelerin merkez & icirc; liği; sosyal olarak oluşturulan aktiviteler olarak hatırlama ve unutma; metot ve kuramsallaştırmada refleksivite gibi bir dizi yeni konuya" odaklaştığı biçimindeki saptamalarını ve gergen'in (1994) sosyal inşacı bir bilim için tanımladığı beş esas varsayımı zikreder:



- dünyayı ve kendimizi anlattığımız ifadeler, ifadelerin nesneleri/konuları tarafından dikte edilmezler.



- dünyayı ve kendimizi anlamamızı sağlayan terimler ve formlar insan eliyle yapılmış sosyal kurgulardır (social artifaci), insanlar arasında kültürel ve tarihsel olarak konumlanmış takasların ürünleridir.



- dünyanın veya benliğin ifadesinin vakit içerisinde güçlenmesi, ifadenin nesnel geçerliliğine dayanmaz; fakat sosyal süreçteki değişikliklere dayanır.



- dilin önemi, insani ilişki örüntülerindeki işlevlerinden kaynaklanır.



- mevcut söylem formlarını keşfetmek, kültürel yaşam örüntülerini değerlendirmektir; bu tür değerlendirmeler diğer kültürel alanları seslendirir.



inşacılık kavramı, tutarlı bir akımdan ziyade, birbirlerinden olabildiğince değişik çeşitli düşünce akımlarını ifade etmektedir. örneğin, bateson'un palo alto ekolü; zek & acirc; yı, bireyin bilişsel potansiyelleri ile çevresi üzerindeki eylemleri arasında bir etkileşim sayesinde yavaş yavaş ilerleyen bir inşa olarak gören piaget kuramı (constructivisme); sosyal gerçekliği, devamlı bir inşa olarak gören, örneğin giyinme, beslenme, konuşma tarzlarının devamlı tekrardan gözden geçirilen, müzakere edilen sosyal normların ve içselleştirilmiş bir öğrenmenin ürünü olduklarını öne süren sosyolojik görüşler. ünlü sosyologlardan norbert elias, pierre bourdieu, thomas luckmann ve peter berger, bu yaklaşıma dahil edilebilirler.



potter (1996), inşacı yaklaşımların genellikle çeşitli disiplinlerin marjinal bölgelerinde gelişmiş olduklarını (örneğin, psikolojinin sosyolojiyle karıştığı, edebiyatın politik bilimlerin sınırına geldiği, feminizm ve retoriğin kesiştiği yerler, vb.) belirtir ve inşacı perspektifte, bir düzine kadar yaklaşım sıralar:



konuşma analizi (atkinson & heritage, 1984), söylem analizi (potter & wetherell, 1987), etnometodoloji (button, 1991), ethogenics (harre, 1992), feminist çalışmalar (radke & stam, 1994), sosyo-kültürel psikoloji (wertsch, 1991), post-yapısalcılık (culler, 1983; hollway, 1989), postmodern politik bilim (der derian & shapiro, 1989), retorik (billig, 1987), refleksi/ etnografı (clifford & marcus, 1986), bilimsel bilginin sosyolojisi (latour & woolgar, 1986), sembolik etkileşimcilik (hevvitt, 1994).



bu yaklaşımların bazıları, temel olarak psikolojinin içerisinde gelişmiştir, psikolojiye yöneliktir, ancak çoğu, psikolojide de taraftarları bulunmakla birlikte, psikolojinin sınırları dışındadır.



inşacılığın sosyal bilimler alanında daha yaygın bilinen ikinci versiyonu, ereksel inşacılık (constructivism) olarak adlandırılabilir. ereksel inşacılık, kısaca inşacılıktan değişik olarak bir hedefe, bir amaca yönelik olmayı içermektedir. sosyal bilimler alanında inşacılığın bilhassa bu versiyonu üstünde durulmakta ve eleştirilmektedir. eleştiriler, sosyal yapıları ve ortamı göz ardı ederek kişi veya grupların niyetine, motivasyonuna önem vermesi ve buna dayalı açık veya örtük planlama fikri üzerinde odaklaşmaktadır. sosyal olaylarda motivasyonlar ile neticeler arasında nedensellik ilişkisi kurmak genellikle olası değildir.



zira aktörlerin eylemleri, mevcut sosyal ortam içerisinde işlemekte ve bunların neticeleri, önceden kestirilememektedir. toplum, yaşanan süreç içerisinde ihtiyaçlarını, isteklerini, özlemlerini ve kendine ait bilinç ve anlayışını değiştirebilmektedir.



domenach (1995) tarafından zikredilen bir örnek olayda, mafyayla mücadele başlatan italyan yetkilileri, kuzey bölgesindeki zanlıları zorunlu ikamete tabi tutmuş, ancak bir müddet sonra, mafya üyelerinin bu durumdan faydalanarak örgüte yeni katılımlar sağladıkları ve örgütün gücünü artırdığı görülmüştür.



buna benzer başka örnekler verilebilir: weber'in rasyonelleşmenin bir ürünü gibi kavramlaştırdığı bürokrasinin, gerçekte bunun aksine büyük bir irrasyonellik geliştirmesi; le bon'un betimlediği gibi, kalabalık içerisinde bireysel düşünce ve eylemlerin erimesi; girard'ın işaret ettiği gibi, pek çok sosyal olguda (moda, medya, organizasyon sistemleri, vb.) bireysel motivasyonların değil, birbirine taklit (mimesis) ağıyla bağlı, sosyalleşmiş ve sosyalleştirici aktörlerin rol oynaması, vb.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder