İnsan genom projesi
İnsanlık tarihinin, ateş, elektrik, tekerlek, matbaa, atomun parçalanması kadar önemli buluşları arasına giren "gen haritası" nın çıkarılması, bilim dünyasında büyük sevince neden oldu. bilhassa, tıpta bilinmeyenlerin giderek azalmasını ve genetik kökenli hastalıkların tedavisini beraberinde getirecek olan bu muhteşem buluş esasında ne anlama geliyor ?
insan genom projesinin esas hedefi, insan dna' sında bulunmakta olan 3 milyar kadar baz çiftinin dizilimini ve bunların % 2-5 & lsquo; ini oluşturan genlerin yerini bulmak. bu esasında zor bir iş; çünkü insan genomunda kesin sayısı şimdilik bilinmiyor olsa da 40 bin ile 80 bin arasında gen olduğu sanılıyor. dış görünüşümüzdeki onca farklılığa karşın, esasında biz insanların kalıtsal yapısı büyük ölçüde birbirine benzer. insanların dna yapılarının %99, 9' u ortaktır. insan genom projesi de bu ortak genleri bulmayı hedefliyor. yaklaşık 15-20 yıldır bu projeyle uğraşılmasına karşın henüz genom projesi tam olarak çözülebilmiş değildir. ortaya çıkacak veri bankası, insanı insan yapan genlerin yanısıra bir insanı başkalarından ayıran genleri de belirten eşsiz bir kaynak olacak.
bu proje ile elde edilen bilgilerin 21. y. y ' da tıp dünyasında çok büyük yenilikler ve keşifler getireceği beklenmektedir. bu bilgiler aynı zamanda, bir çok genetik hastalığın tedavisini de olası kılabilecektir. insan genom projesi' nde ilk beş yıllık hedeflerin arasında aşağıdaki amaçlar bulunmaktadır:
insan genomunun haritasını çıkarmak
model olarak kullanılabilecek diğer bazı
canlıların da gen haritalarını çıkarmak
veri toplanması ve dağılımı
etik, kanuni ve sosyal düşünceler
araştırma eğitimi
teknoloji gelişimi
teknoloji transferi
bunlar da olacak mı ?
gen haritası talebi!
21. yüzyılın genetik mucizesine yetişenler gün gelecek yalnız eş seçerken değil, sağlık sigortası yaptırırken, birilerini işe alırken ya da birilerine ev kiralarken; muhataplarından birer adet " gen haritası" talep edebilecekler.
genetik ayrımcılık !
bilimsel buluşların ne pahasına olursa olsun önüne geçilemeyeceği açık. hayatı uzatmak ve çare bulunamayan hastalıklara getirilebilecek radikal tedavi olanakları; bazı maliyetlere katlanmayı kaçınılmaz kılıyor. tamam. ama bütün bunlar tüyler ürpertici bir " genetik ayrımcılığın" eşiğinde olduğumuzu engellemiyor yine de. ırk, din, etnik ayrımcılıktan sonra; bir de " genetik ayrımcılık" çıkacak gibi başımıza.
ayrımcılığın ilk işaretleri!
yeni ayrımcılığın ilk işaretleri kendini ele vermeye başladı bile. " el pais" te çıkan bir habere göre, ingiltere'de bazı sigorta şirketleri şimdiden, sağlık sigortası yapmadan önce müşterilerinden " genetik analiz" istiyor ve sigorta fiyatını, analiz neticelerine göre saptıyormuş. poliçe için söz konusu şirkete başvuran kişide alzheimer ya da belli bazı kanser çeşitlerine genetik yatkınlık varsa, ücret beş misline çıkabiliyormuş.
genetikle at başı giden enformatik devrimi sayesinde bu noktaya çok kısa sürede ulaşılabileceği söyleniyor. moleküler biyolog dr. francesca lancillotti, " dna' nın 12 bin genini okuyabilmek; bundan 20 yıl önce olabildiğince vakit alırken, enformatik sayesinde bu işlem şimdi yalnızca bir dakikada yapılabiliyor. bir yanıyla büyüleyici, bir yanıyla ürkütücü bir gelişme bu. ne var ki, bilim korku tanımaz. girdik bir kez yarışa. kemerleri bağlayıp, her şeye hazırlıklı olmak gerekli... ! "
21. yüzyıl tepemizin üzerinde cereyan eden bir " çifte devrimle" gümbür gümbür yol alıyor. ne etik, ekonomik, siyasi, sosyal tartışmalar; ne de mevcut yasalar erişebiliyor çifte devrimin hızına.
bütün bu çalışma kaça mal oldu ?
tüm deneyin maliyetinin 200 milyon dolar civarında olduğu hesaplanıyor.
* genomu nerede "okuyabilirim" ?
internet üstünde. ama, bir hayli zamana ihtiyacınız var. çünkü 4' er harften (a,t,c,g) meydana gelen 3 milyar harflik bir dizinden söz ediyoruz. bu 3 milyar harfin okunması 9,5 yıl sürüyor.
türkiye de bu projenin içerisinde mi ?
maalesef. dünyada gelişmiş bir çok ülke bu çalışmanın içine girmişken, türkiye' de henüz bu konuda parmakla gösterilecek örnek bir çalışma, ya da araştırma kurumları bulunmamaktadır. üniversiteler bünyesinde kısmen yapılmaktadır. çünkü henüz yetişmiş elemanlarımız yoktur. ama geçtiğimiz 7-8 yıl içerisinde gerek okulumuzdan, gerekse ülkemizin diğer güzide okullarından yetişmiş, genetik mühendisliğinde okuyan, doktorasını yapmakta olan bir çok öğrencimiz bulunmaktadır. bunların bir kısmı ülkemizde bir kısmı ise yurt dışında lisans ya da hekime düzeyinde eğitim almaktadırlar. inancımız şudur ki; geleceğin genetik mühendisleri yetişmektedir ve yetiştiklerine inandıkları ve imk & acirc; n sağladığımız gün ise ülkemize bu teknolojiyi taşıyacaklardır.
t üm hastalıklara çare olacak mı ?
büyük bir olasılıkla. tüm hastalıklar, insan genlerindeki arızalar ve yanlış diziliş nedeniyle oluştuğundan, genetik yapının tam olarak anlaşılması ve bunları "düzeltmenin" yolunun bulunması, hastalıkların da engellemesi anlamına gelebilecek. yalnızca genetik değil, çevresel etkenlerin sebep olduğu hastalıklara da, daha ileri tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceği sanılmaktadır.
faydalarını ne zaman görebileceğiz ?
alzheimer ve bazı kanser çeşitlerinin tedavisinde, şimdiden bazı ilerlemeler sağlandığı biliniyor. önümüzdeki birkaç yıl içerisinde yeni tedavi yöntemleri ve ilaçların, dünyanın çeşitli yerlerindeki araştırmacılar tarafından ortaya çıkarılması söz konusu olabilecek. ancak kalp hastalığı gibi, hem genetik hem de çevresel nedenleri bulunmakta olan hastalıklar için daha uzun yıllar (20, 30, 40 yıl) beklenmesi gerekecek.
sakıncaları da olacak mı ?
elbette. belirli hastalıklara neden olan belirli genler saptandığında, bu genlere sahip insanların kayıtları, işyerlerinin ve sigorta şirketlerini eline geçebilecek. bu da, işe alınma ve sigortalama esnasında "tercih edilmeme" sebebi olabilecek. doğumdan önce bebeğin genetik & lsquo; arıza' sının ortaya çıkması, anne ve babalara "doğumdan vazgeçme" opsiyonu tanıyacak. zengin ve yoksul ülkeler, bir ülkenin zengin ve yoksul bölgeleri ve vatandaşları arasında, genetik teknolojisinin kullanımı açısından değişiklikler, kaçınılmaz olarak yaşanacak. bu da, sağlık ve yaş ortalaması açısından farkın açılmasına yol açacak.
deneyler kimin genleriyle yapıldı ?
tesadüfi olarak, her ırk ve cinsten önce 12, sonra da 24 insanın sperm ve kanları kullanılarak yapıldı. her ne kadar her insanın genetik yapısı, bir diğerinden farklılık gösterse de genel farklılık oranı (varyasyon) binde 2 oranında yaşanıyor. bu sebeple, elde edilen bulguların bütün insanlığa uygulanabileceği ve herkesin derdine çare olabileceği düşünülüyor.
genom projesinin geldiği son nokta
genom projesi, ne basında abartıldığı gibi hastalıkları tamamen bitirip ölümsüzlüğü getiren ne de faydasız bir çalışma değildir. elbetteki insan sağlığına faydaları olmuştur, olacaktır da. ama bunlar hiçbir vakit için sanıldığı gibi ölümsüzlüğü getirmeyecektir. sadece, yaşarken daha sağlıklı bir hayat sürülebilecek ya da pekçok hastalık belki tarihe karışacaktır. ama hiçbir vakit için bu proje sayesinde insanlık, sanıldığı gibi tüm hastalıklarına çare bulamayacaktır. şu an itibariyle bu çalışmayı yürüten bilim adamları, genom projesine ek olarak yeni bir projeye daha imza attılar; "proteom projesi". bu projeyle vücuttaki tüm proteinlerin incelenmesi amaçlanmaktadır.
protein nedir ?
"proteom projesi" ni oluşturan proteinler, vücudumuzu meydana getiren esas yapı taşlarımızdan, hem de önemlilerinden birisidir. aynı zamanda günlük beslenmemizde önemli bir yer tutan organik besin kaynaklarımızdan birisidir.
protein esas olarak, 20 çeşit amino asitin değişik kombinasyonlarla bir araya gelmesiyle oluşur. vücutta 5-10 amino asitten meydana gelen ufak proteinler bulunabildiği gibi, 500-1000 amino asitin bir araya gelerek oluşturduğu dev proteinler de bulunabilir. proteinlerin en önemli özelliği, canlılara özgü olmasıdır. yani her bir canlının protein yapısı birbirlerinden değişik olduğu gibi, bir canlıda bulunmakta olan proteinler de birbirlerinden değişik olabilmektedir. proteinleri birbirlerinden değişik kılan özellik ise, dna' nın kontrolünde, dna şifresine ideal bir biçimde amino asitlerin yan yana getirilmesiyle oluşmasıdır. bir proteini meydana getiren amino asitlerin sıra, sayı ya da çeşidinin değişmesi, oluşacak proteinin değişik olmasına neden olacaktır. protein yapımına katılan 20 çeşit amino asitin her birini bir rakama benzetirsek, rakamların bir araya gelerek oluşturduğu sayıya da protein deriz. bu nedenle 20 değişik rakamdan ne kadar fazla sayı kombinasyonu oluşturabileceğimizi sizin hayal gücünüze bırakıyoruz.
proteinlerin görevleri nelerdir:
enzimlerimizin (vücudumuzdaki işçiler) yapısına katılır
hormonlarımızın yapısına katılır
kaslarımızın yapısına katılır
hücre zarımızın yapısına katılır
vücut enerjimizin elde edilmesinde kullanılır
vücut savunmamızda görev yapan antikorlarımızın yapısına katılır
proteom, genom projesini destekleyecek mi ?
proteom projesi ile vücuttaki proteinler tanınacak, bu nedenle proteinlerden meydana gelen enzimler ünlü olacaktır. bu da, her işini, hatta kendini eşlemeyi dahi enzimlere yaptıran dna' nın, bu nedenle genom projesinin daha iyi anlaşılmasına yardım edeceği kanaatindeyiz.
umarız bütün bu gelişmeler insanlığın faydasına olur. her türlü teknolojik gelişmeyi kendi amaç ya da çıkarları uğruna kullanmaktan çekinmeyen kötü ruhlu insanların elinde bir vahşete yol açmamasını temenni ediyoruz. sağlıklı ve mutlu yarınlara kavuşmak temennilerimizle...
kaynak: zafer zengin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder