?

Multipl skleroz

Multipl skleroz

Multipl skleroz (ms) beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri çevresindeki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. kılıfın hasar gördüğü yerlerde sertleşmişdokular (skleroz) yer almaktadır. bu sertleşmiş alana da benign ): bu tarzda hafif ataklar vardır ve atakları tam düzelme takip eder. zaman geçtikçe biriken bir kötüleşme olmaz ve kalıcı bir hasar bırakmaz. bu tarzda ilk belirti, genellikle el ve ayaklarda uyuşmalardır. ancak hastalığın başlangıcından 10-15 yıl sonra, bazı olgularda ufak sekeller bırakabilirler. ms'li hastaların %10-15'i bu gruba dahildir

2-tekrarlayan ve düzelen tip (relapsing-remitting): ms'lilerin yaklaşık %25'i bu gruba girer. erken dönemde genellikle benign tipe benzer ve ataklardan sonra tam iyileşme olur. ataklar; gün, hafta veya aylarca sürebilir. ataklar daha önceki bulguların alevlenmesi veya yeni bir şikayet biçiminde olabilir. yine de tekrarlayan ataklar sonrası bazı sekeller kalabilir.

3-ikincil ilerleyen tip: başlangıcı " tekrarlayan ve düzelen" tip gibidir. relapsing-remitting ms'lilerin % 40-50'si ikincil ilerleyen tipe dönüşür. tekrarlayan ataklar sonrası düzelme daha zorlaşabilir, hatta durabilir. böylece sekeller artabilir. bu grup genellikle hastalığın başlangıcının 15-20 yılı içerisinde ortaya çıkar.

4-birincil ilerleyen tip: ataklarla birlikte ya da ataksız seyir gösterebilir. ataklı seyirde hastalığın başlangıcından başlayarak giderek artan fonksiyonel kayıplar yani sakatlıklar ataklarla daha da şiddetlenebilir ve giderek kalıcı fonksiyonel bozukluklar çoğalır. ms'lilerin % 10-15'i bu gruba girer.



ms'lilerin üçte biri on yıl sonra da halen fonksiyoneldir ve özürlülük derecesi düşüktür. dolayısıyla yaşam kalitesini etkilese bile genel olarak iyi gidişli bir hastalık olarak kabul edilir. hastalığın daha başlangıçta nasıl seyredeceğini öğrenmiş olmak olanaksızdır. çünkü seyir kişiden kişiye değişmektedir. ancak bazı hastalık özellikleri bize bir takım ipuçları verebilir. örneğin; kadın olmak hastalığın ataklarla seyrediyor olması, birinci ile ikinci atak arasındaki sürenin uzun olması, ilk atakları iyileşerek atlatmak, hastalık başlangıç yaşının genç olması, ilk atakların dengesizlik, ellerde beceriksizlik, titreme gibi gibi bulgularla başlamaması gibi özellikleri iyi seyir lehindedir. kısa sürede yatağa yahut tekerlekli sandalyeye bağımlı kalmak ya da yaşam süresini kısaltmak gibi klinik tablolar çok azdır.



hastalığın nedenleri nelerdir ?

bu konuda pek çok değişik teoriler olmasına karşın, elimizdeki bilgilere dayanarak ms'e neyin sebep olduğu tam olarak saptanamıştır. yapılan farklı araştırmalarda hastalığa neden olabilecek çok çeşitli nedenler (daha önce geçirilmiş virütik enfeksiyonlar, çevreden kaynaklanan bazı zehirli maddeler, beslenme alışkanlıkları, coğrafi etmenler, vücudun savunma sistemindeki bozukluklar) sorgulanmışsa da hiç biri kesin neden olarak saptanamamıştır.



bazı araştırmacılar, ms'e henüz belirlenemeyen bir virüsün sebep olduğunu ileri sürmektedirler. bu teoriye göre, çocuklukta veya gençlik döneminde vücuda giren bu virüs; beş, on ya da on beş yıl gibi bir müddet hiçbir belirti göstermeden vücutta kalmakta, daha sonra yine bilinmeyen bir nedenle, örneğin şiddetli bir üst solunum yolu hastalığı sırasında ortaya çıkmaktadır.



diğer bir grup bilim adamı ise, oto-immün (vücudun kendi bağışıklık sisteminin sebep olduğu) bir hastalık olduğunu düşünmektedirler. bu teoriye göre; vücudun bağışıklık sistemi normal olarak ,vücuda giren yabancı mikrop ya da viruslara karşı vücudu korumak için karşı saldırıya geçip onlarla mücadele etmesi gerekirken, ms'li kişilerde bilinmeyen bir nedenle, merkezi sinir sistemindeki sinirlerin miyelin kılıfına saldırıp onları tahrip etmektedir.



yine araştırmalar göstermiştir ki, ms bu hastalığa genetik bir yatkınlığı olan kişilerde daha sıklıkla görülmektedir. bu, ms'in kalıtsal olduğu anlamına gelmez, fakat beyaz kan hücrelerinde bir cins hla antigenleri bulunmakta olan kişilerin ms'e diğer insanlardan daha çok yakalandıkları anlaşılmıştır.



bu teorilerin bütününün bir arada etkileşim gösterdikleri de düşünülebilir. yani genetik olarak yatkın kişilerde, ms hakkında bilinmeyen bir virüsün, vücudun bağışıklık sistemini negatif yönde harekete geçirerek, sinirlerin miyelin tabakasına saldırmaya ve onu tahrip etmeye yönlendirdiği söylenebilir.





kaynak: prof. dr. egemen idiman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder