?

Okuma ya da anlatma

Okuma ya da anlatma

İlkokul öğretmenleri öğrencinin dersi anlatmasının (recitation) öğrenmeyi olabildiğince kolaylaştırdığını bildiklerinden, sınıfta çocuklara sıkça soru sorarak, onlardan yanıtlarını sınıfın önünde anlatmalarını arzu ederler. üniversite seviyesinde bu alışkanlık daha az yaygındır. çok kalabalık sınıflarda ise, bunu yapmak olanaksızdır ve öğrenciler kendi hallerine bırakılır. şayet öğrenci, anlatmanın ne kadar yararlı olduğunun farkına varmamışsa, sözel öğrenmede esas bir yöntemi kullanmıyor demektir.



buradaki esas fark, malzemenin edilgen (passive) bir şekilde okunması ile edegen (active) bir şekilde anlatılması arasındaki farktır. kişinin gelişi güzel bir şeyi anlatabilmesi için önce okuması gerekmektedir. fakat pek çok araştırma neticelerine göre, çalışma vakti olarak verilen müddet içerisinde malzemeyi tekrar tekrar okumak, okumaya ek olarak anlatma yöntemine nazaran çok daha az verimli olmaktadır (morgan ve deese, 1969). anlatmaya ayrılması gereken vakit müddeti, çalışılan malzemeye göre değişir, öykü ya da iyi örgütlenmiş malzemeler için daha az anlatma zamanına gereksinim vardır. ancak, yabancı bir dilde kelime öğrenmesi gibi birbiriyle bağlantısı olmayan malzemeler için, toplam çalışma zamanının % 80'ini anlatmaya ya da ezberden tekrarlamaya ayırmakta fayda vardır.



anlatma ya da ezberden tekrarlamada kullanılabilecek pek çok yöntem vardır. örneğin, yabancı bir dilde kelime öğrenmeye çalışıyorsanız, çiftler durumunda öğrenmeyi sağlayan kartlar kullanabilirsiniz. bu kartların bir yüzüne kelimenin bir dildeki karşılığı yazılmıştır; siz bu kelimenin diğer dildeki karşılığını verirsiniz, sonra da kartın arkasını çevirerek cevabınızın doğru olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. ya da ders kitabındaki bir malzemeyi çalışıyorsanız, okuduktan sonra onu özetleyebilirsiniz.



bu özetleme de, şayet düşünerek yapıyorsanız, bir anlatma tipidir. bundan başka bu özet size, daha sonra konuyla ilgili detayları yüksek sesle ya da içinizden tekrarlarken ipuçları da sağlayabilir. sınav öncesi diğer öğrencilerle birlikte yapılan yoğun çalışma oturumlarında, bir öğrencinin soru sorup diğerinin cevaplaması da anlatma yönteminin bir başka kullanılış seklidir. (buradaki tehlike zaman zaman " körün köre yol göstermesi" durumunun doğmasıdır; yanı diğer öğrencilerin anlatılanların doğru olup olmadığını değerlendirecek kadar bilgili olmamaları olasılığıdır.) sonuçta, başarı belirten olmanın belli başlı yolu, çalışma müddetinin önemli bir kısmını şu ya da bu şekilde anlatmaya ayırmaktır.



kişilerin çalışma süreciyle ilgili olarak sıkça sordukları soru şudur: okumak mı yoksa dinlemek mi daha iyidir ? bu sorunun basit bir yanıtı yoktur. bazı bireyler gözle, bazıları da kulakla daha iyi öğrenirler. bu da, onların okuma ve dinleme işini nasıl yaptıklarına bağlıdır. burada yine anlatma işi mühimdir, ister gözle ister kulakla olsun, kişiler aldıkları malzemeyi edegen bir şekilde örgütlüyor ve kendi kendilerine anlatıyorlarsa, öğrenmeleri daha verimli olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder