?

Sizofreni hastaligi

Şizofreni hastalığı

Şizofreni hastalığı araştırıcılar tarafından 19. yüzyıldan başlayarak araştırılıp tanımlanmaya çalışılmıştır. psikiyatride kullanılan son tanımlama sistemine göre şizofreni; sosyal izolasyon veya içe kapanma, garip davranışlar(çöp toplama, toplum içerisinde kendi kendine konuşma gibi); künt, düz, uygunsuz duygulanım; alışılmadık algısal deneyimler( gerçek algısal uyaranların sıklıkla yanlış değerlendirilmesi ya da gerçekte olmayan bir kişinin gerçekten görülmeksizin ya da işitilmeksizin, varlığının hissedilmesi), tuhaf, garip düşünceler (alınganlık (referans) düşünceleri, alışılmadık inançlar, hisler ya da özel beceriler) ile görülebilen, hastanın sosyal, işlevsel, mesleki, akademik ve kendine bakımında daha önce belirlenen düzeye göre anlamlı kademede düşme saptanan, ilk tanımlanan algı bozukluğu ve düşünce bozukluğu semptomlarının en az bir ay kadar devam ettiği ve sosyal bozulmanın, işlevsel düşmenin en az 6 ay devam ettiği görüldüğünde tanı konulan bir hastalık olarak tanımlanır.

şizofreni psikotik bir hastalıktır. yani, kişinin dış gerçeklikle bağlantısının kaybını içerir, bu da algıların ve dünyanın yorumunun diğer kişilerden değişik olmasıdır. bu tanım niteliksel değil nicelikseldir. bazı psikotik bozukluklarda hastalar gerçeği değerlendirme kabiliyeti hakkında bozukluklarını saklayabilirler ya da düşünce ve davranışları diğer insanlar için makul görünebilir. ancak şizofrenide zihinsel işlevsellikte genellikle derin bir yapılanma bozukluğu vardır, dolayısıyla dışa vuran davranışlar gözlemcilere tuhaf gelebilir ve içlerindeki ruhsal deneyimler hastaya anlaşılmaz ve korkutucu gelebilir.

şizofreni bir beyin hastalığıdır ve bir kişilik bölünmesi değildir. çoğu zaman şizofreni yanlışlıkla kişilik bölünmesi olarak anlaşılır. şizofreni olarak hastalığı tanımlayan ilk psikiyatrist eugen bleuler; düşünme, hissetme, algılama, davranma ve deneyimleme hakkında bağların olmamasına dikkati çekmek istemiştir.

şizofreni hastalığının "insidansı" yani her yıl yeni ortaya çıkan vaka sayısı, 100. 000' de 10-40 vaka arasındadır. prevalansı, yani belirlenen müddet içinde etkilenen popülasyon oranı 100. 000' de 100-1700 olarak saptanmıştır. (warner ve de girolamo,1995) şizofreni hastalığı endüstriyelleşmiş bölgelerde, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere nazaran daha fazla görülmektedir. araştırmalara göre en fazla kabul edilen de, endüstriyelleşmemiş bölgelerde hastalık daha kısa ve hafif seyirlidir.

şizofreni prevalansı bilhassa bazı toplumlarda yüksektir; bilhassa hırvatistan, kuzey finlandiya, isveç, kuzey kanada' nın yerli popülasyonunda, avustralya' daki aborjinler ve irlanda' nın bazı bölgelerinde insidansı yüksek bulunmuştur.

şizofreni hastalığı kadınlarda erkeklerden ortalama 5 yaş daha geç başlamaktadır. 45 yaşından başlayarak şizofreni insidansında kadın erkek oranı 2/1 olmaktadır. erkekler için ortalama başlangıç yaşı 20-25, kadınlar için ise 25-30 yaş civarındadır. kadınlar şizofreni hastalığını erkeklerden daha hafif formlarda geçirirler. daha kısa hastanede kalırlar. hastalık öncesi işlevsellikleri daha iyidir ve beyin yapısında daha az anormal bulgu tespit edilir. batı ülkelerinde şizofreni rehabilitasyon tedavileriyle yapılır. farmakolojik tedaviler antipsikotik ilaçlarla yapılır. burada öğrenmiş olunması gereken en önemli nokta doz ayarlanması ve ideal ilaç seçimidir. antipsikotik ilaçların dozları hastalığın epizodik seyrine göre ayarlanmalıdır. bu yüzden hastaların hekim kontrolleri de buna ideal aralıklarda olmalıdır. tedavideki en önemli noktalardan bir diğeri de hastanın devamlı aynı hekim ve sağlık ekibi tarafından takip edilmesidir. ülkemizde henüz bu sisteme geçilememiştir. fakat amerika' da ve diğer bazı avrupa ülkelerinde her şizofreni hastasının devamlı gittiği bir sağlık ekibi vardır, hastalar gitmeleri gereken aralıkta gitmedikleri takdirde bu ekip hastanın takibini hastanın istemi dışında da yapabilme hakkına sahiptir. bu ekip hastalığın bulunduğu evreye göre hastanın hekim kontrol zamanlarını belirler, rehabilitasyon hizmetlerini düzenler ve ilaçlarını kontrol eder. bu sistemle birlikte şizofreni hastalarının topluma kazandırılmalarında artma olmuş ve bahsedilen son 50 yıldaki hastalığın iyi seyrinin artışını sağlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder