Yaşlılıkta beslenme
Dünya sağlık örgütüne göre; 45-59 yaş arası orta yaş, 60-74 yaş arası yaşlılık, 75-89 yaş arası ileri yaşlılık, 90 ve üzeri yaşlar ihtiyarlık olarak tanımlanmaktadır.
yaşlanma deyince cildin kırışması, belin bükülmesi, gözlerin iyi görmemesi, hafıza kaybı ve bazı hastalıkların ortaya çıkması anlaşılır. aksine insanın doğduğu tarihle hesaplanan yaşla, hissettiği yaş arasında büyük değişiklikler yaşanabilir. bu durum fiziksel ve ruhsal sağlığımıza, beslenmemize ne kadar dikkat ettiğimize bağlıdır
günümüzde gelişmemiş ülkelerde ortalama yaşam müddeti 48 yıl iken, japonya'da 80 yıldır ama bilim adamlarına göre insanlar 150 yıl yaşayabilirler. bunu başarabilmek için yeterli ve dengeli beslenmek, fiziksel etkinlik ve stressiz yaşam gerekir.
yapılan çalışmalarda yaşlılarda besinsel eksikliklerin çok sık olduğu gözlenmiştir. bilgisizlik, eve kapanma, bedensel yetersizlik, yoksulluk, hastalıklar, artan ihtiyaç, emilim bozuklukları, diş problemleri sebebi ile çiğnemede zorluklar, alkol ve ilaç kullanımı, iştahsızlık besin eksikliklerinin esas sebebleridir.
çoğu yaşlıda a, b1, b2, b3, b12, c, e vitaminleri, folik asit, demir, krom, çinko eksiklikleri bulunmaktadır. bu vitaminlerin çoğu vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma riskini de azaltmaktadır. bu besin unsurları yaşlılıkta değil orta yaşlarda miktarının artırılması ve yaşamın her esnasında beslenmeye dikkat edilmesi gerekir.
hücrelerin yıpranmasına neden olan ve yaşlanmayı yaratan mekanizmalar genlerin kontrolünden de etkilenmektedir. genetiğe bağlı olarak ilerleyen bu hücre yıkımının kökeninde direkt yada dolaylı olarak beslenmenin kalitesine bağlıdır. son zamanlarda yaşlılığın önünü almak için başarı gösteren neticeler veren çalışmalar yapılmıştır. örneğin büyüme hormonumuz bağışıklık sistemimizi korumaktadır, fakat yaşla beraber daha az salgılanmaktadır. dhea, elli yaş sonrasında normaldekinin %30'u kadar üretilmeye başlar. deney hayvanlarına verilen büyüme hormonu ve dhea pozitif neticeler vermiştir. bir tür antioksidan olan alfa lipoic asit yaşlanmayı azaltan etkenlerden biridir,vücutta glukozun zararını azaltıp yaşlanma sürecini uzatmaktadır. lycopene bir tür karotenoiddir ve düzeyi yaş ilerlerledikçe düşer, yaşlanmayı engelleyici tesiri olduğu bilinmektedir.
yaşlanmayı önleyen mucizevi bir yiyecek yoktur, genel olarak iyi bir beslenme alışkanlığı edinilmesi sağlıklı yaşlanmaya katkıda bulunur.
genel öneriler:
yağ, şeker, tuz tüketiminizi azaltın.
yağı alınmış süt ve yoğurt kullanın.
günde ortalama 2. 5 litre su için.
diyet lifi içeren sebze, meyve, tahıl, kurubaklagilleri tüketin
kan bulgulaınıza ideal olarak antioksidan vitaminler alın.
haftada 2 kez balık tüketin
etli pişirilen yemeklere dışarıdan yağ ilave etmeyin, eti kendi yağı ile pişirin.
katı yağ tüketiminizi azaltın.
yemeklerinize fındık yağ, ayçiçek, soya, mısırözü yağlarını karışım durumunda kullanın.
salatalarınıza zeytin yağ kullanın.
beyaz ekmek yerine kepekli, esmer ekmeği tercih edin.
sigara, alkol, kafein tüketiminizi azaltın.
ağız ve diş sağlığınıza dikkat edin.
yaşama sarılın, stresi yenme veya azaltma yollarını bulmaya çalışın
düzenli olarak spor yapın.
uygun vücut ağırlığınızı koruyun, şişmanlıktan kaçının.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder